Şüphesiz
ki hamd Allah'ındır. O'na hamd eder, O'ndan istiane eder ve O'na
istiğfar ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin
kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah kime hidayet verirse
onu dalâlete düşürecek yoktur; kimi de dalâlete düşürürse
onu hidayet edecek yoktur. Lâ ilâhe illAllah'a, O (celle
celalahu)'nun tekliğine ve şerîki olmadığına şehadet ederim.
Muhammed'in O (celle celaluhu)'nun kulu ve resûlu olduğuna şehadet
ederim. Allah
O'na, âline ve ashabına salat ve çokça selam etsin. Emmâ ba'du:
Veli
düşmanın zıddıdır. Lügat bakımından ise velayet, yardım
demektir. Bu yüzden dolayı da köle, amcaoğlu, yardımcı, komşu
ve sıhriyyet bağı olan kimse hakkında kullanılmaktadır. [1]
İstilahi
bakımdan ise velayet, yardım etmek, ikram ve ihtiram göstermek,
birbirlerini içi ve dışıyla seven iki kimsenin bu halde
bulunmaları demektir. [2]
Allahu
Teala Kitab'ında, bir çok yerinde kafirleri veli (dost) edinmenin
haram olduğunu belirtmiş, şöyle buyurmuştur:
"Ey
îman edenler! Benim de düşmanım olan, sizin de düşmanınız
olan kimseleri dost edinmeyin; zira aranızdaki dostluğa istinaden
onlara, (Resûle
ait haberleri)
sızdırırsınız. Halbuki onlar, size gelen hakkı inkâr
etmişlerdir. Resûlu ve sizi, Rabbınız olan Allah'a îman ettiniz
diye yurdunuzdan çıkarıyorlardı. Eğer benim yolumda cihad etmek
ve benim hoşnudluğumu kazanmak için çıkmışsanız, onları dost
edinmeyin. Zira dostluk sebebiyle onlara gizlice haber bildirmiş
olursunuz. Ben, gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim.
İçinizden her kim bunu yaparsa, hak yoldan sapmış olur."
[3]
Bir
ayette de şöyle buyrulmuştur:
"Ey
îman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı
ve kardeşlerinizi dost edinmeyin. İçinizden kimler onları dost
edinirse, işte zâlimler onlardır." [4]
Başka
bir ayette ise şöyle buyrulmuştur:
"Ey
îman edenleri yahudileri ve hrıstiyanları kendinize dost
edinmeyin, Onlar biribirlerinin dostudurlar. İçinizden her kim
onları dost edinirse, o onlardandır. Allah, şüphesiz, zâlim
kimseleri doğru yola iletmez."
[5]
Allahu
Teala ayetinde, kitap ehlini dost edinmeyi zemmetmiş, bunun imanı
nefyeden bir konu olduğunu beyan etmiştir.
Bir
ayetinde ise şöyle buyurmuştur:
"Münafıklara
da haber ver ki, kendileri için çok acı bir azâb vardır.
Mü'minleri bırakıp da kafirleri dost edinen (o
münafık)ler.
onların yanında kuvvet ve şeref mi arıyorlar? Oysa şan, şeref,
güç ve kudret hepsi de Allah'ındır." [6]
Allah
(celle celaluhu) bu ayetiyle münafıkların kafirleri veliler
edindiğini zikretmiştir. Bir ayette de şöyle buyurmuştur:
"Şu
münafıklık edenleri görmüyor musun? Kitap ehlinden inkâr eden
yahudilere diyorlar ki: 'Eğer siz yurdunuzdan çıkarılacak
olursanız, muhakkak biz de sizinle beraber çıkarız. Size karşı
hiç kimseye itaat etmeyiz. Sizinle savaşırlarsa mutlaka size
yardım ederiz.' Allah şâhidlik eder ki onlar muhakkak
yalancıdırlar." [7]
Akrabalık
bağlarını gözetmek ve bir ihtiyaç gibi belirli konularda
müşriklerle dostluk etmek ise günah olup küfür değildir. Tıpkı
Nebi (sallAllahu aleyhi ve sellem)'in bazı haberlerini müşriklere
yazan Hatib bin Ebi Beltea'da bunun hasıl olduğu gibi. Aynı
şekilde İfk kıssasında İbn Ubeyy'e yardımcı olan Sa'd bin
Ubade'de de bunun hasıl olduğu gibi. [8]
Şayet
kim mutlak olarak kafirleri veli (dost) edinirse kafir olur, eğer
bunu izhar ederse. Şayet bunu gizleyecek olursa münafıktır. Konu
hakkında Şeyhulİslam İbn Teymiyye (rahimehUllah) şöyle
demiştir:
"Her
kim kafirlerin ölülerini ve dirilerini sevgiyle yad ederse, onlara
tazim gösterip onlara uyduğunu belirtirse onlardan olur. Tıpkı
İbrahim (aleyhisselam)'ın düşmanlarına muvafakat eden Keldaniler
ve diğer müşriklerde ve aynı zamanda yıldızlara tapan ve sihir
yapan kimselerde olduğu gibi. Aynı zamanda Firavun'dan olup Musa
(aleyhisselam)'a düşmanlık eden, onun bir şey olmadığını
iddia eden, yapanın ve yaratanın Allah'ın değilde mahlukatın
olduğunu söyleyen kavimlerdeki insanlarda olduğu gibi.
Şübhe
yok ki bu taifeler -küfürleri zahiren görülse de- İslam'a
girdiklerini söyleyen bu kimseler, hatta ilim, ibadet ve imamlıkta
da meşhur olan kimseler de yine (kafirlerin) küfürlerinden ve
onları tazim etmelerinden ve karar kılmış oldukları vs.
konularla hükmolunmayı (helal) gördüklerinden dolayı (münafık)
kapsamına girmişlerdir.
Allah
Teala habis olanla temizin ve hakla batılın arasını ayırmayı
sever ve böylece de bu sayılan sınıfların münafık olduklarını
ya da kendilerinde nifakın bulunduğunu belirtmektedir, velev ki
müslümanlardan da olsalar. Çünkü bir kişinin zahiren müslüman
oluşu, içiyle münafık oluşunu engellemez." [9]
İşte
bu da gösteriyor ki, nifak konusu çeşitlidir. Dolayısıyla
kişinin kafirleri veli edinişi ile ilgili nifaka girme derecesinin
durumu, kafirleri veli edinme derecesine göre olmaktadır.
Konu
hakkında İbn Teymiyye'nin sözünün özü şöyledir:
1.Her
yönüyle kafirlere benzemek küfürdür. Ancak bazı işlerde
kafirlere benzemek mesela giyimde, kuşamda vs. ise bu da haramdır.
2.Kim
kafirleri tekfir etmezse ve Allahu Teala'nın İslam'ın dışında
başka bir dini kabul etmeyeceğine de inanmazsa kafir olur.
3.Kim
kafirleri mutlak olarak dost edinirse ve onlara mutlak olarak velayet
hakkını verirse kafir olur. [10]
[1]
Bknz.: Es-Sihah, 6/2528
[2]
Bknz.:
Teysir'ul-Aziz'il-Hamid, 422.
[3]
Mümtehine Suresi, 1. Ayet
[4]
Tevbe Suresi, 23. ayet
[5]
Maide Suresi, 51. ayet
[6]
Nisa Suresi, 138.-139. Ayet
[7]
Haşr Suresi, 11. ayet
[8]
Bknz. Mecmu'ul-Fetava, 7/522.-523.
[9]
Bknz. Mecmu'ul-Fetava, 28/201.-202.
[10]"Tekfir
Meselesinde İbn Teymiyye'nin Menheci", AbdulMecid bin Salim bin
Abdİllah el-Meşabi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder