19.12.13

KAFİRLERİ MUTLAK OLARAK DOST EDİNMEK, VELİ OLARAK KABUL ETMEK


KAFİRLERİ MUTLAK OLARAK DOST EDİNMEK, VELİ OLARAK KABUL ETMEK
Şüphesiz ki hamd Allah'ındır. O'na hamd eder, O'ndan istiane eder ve O'na istiğfar ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah kime hidayet verirse onu dalâlete düşürecek yoktur; kimi de dalâlete düşürürse onu hidayet edecek yoktur. Lâ ilâhe illAllah'a, O (celle celalahu)'nun tekliğine ve şerîki olmadığına şehadet ederim. Muhammed'in O (celle celaluhu)'nun kulu ve resûlu olduğuna şehadet ederim. Allah O'na, âline ve ashabına salat ve çokça selam etsin. Emmâ ba'du:
Veli düşmanın zıddıdır. Lügat bakımından ise velayet, yardım demektir. Bu yüzden dolayı da köle, amcaoğlu, yardımcı, komşu ve sıhriyyet bağı olan kimse hakkında kullanılmaktadır. [1]
İstilahi bakımdan ise velayet, yardım etmek, ikram ve ihtiram göstermek, birbirlerini içi ve dışıyla seven iki kimsenin bu halde bulunmaları demektir. [2]
Allahu Teala Kitab'ında, bir çok yerinde kafirleri veli (dost) edinmenin haram olduğunu belirtmiş, şöyle buyurmuştur:
"Ey îman edenler! Benim de düşmanım olan, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin; zira aranızdaki dostluğa istinaden onlara, (Resûle ait haberleri) sızdırırsınız. Halbuki onlar, size gelen hakkı inkâr etmişlerdir. Resûlu ve sizi, Rabbınız olan Allah'a îman ettiniz diye yurdunuzdan çıkarıyorlardı. Eğer benim yolumda cihad etmek ve benim hoşnudluğumu kazanmak için çıkmışsanız, onları dost edinmeyin. Zira dostluk sebebiyle onlara gizlice haber bildirmiş olursunuz. Ben, gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. İçinizden her kim bunu yaparsa, hak yoldan sapmış olur." [3]
Bir ayette de şöyle buyrulmuştur:
"Ey îman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dost edinmeyin. İçinizden kimler onları dost edinirse, işte zâlimler onlardır." [4]
Başka bir ayette ise şöyle buyrulmuştur:
"Ey îman edenleri yahudileri ve hrıstiyanları kendinize dost edinmeyin, Onlar biribirlerinin dostudurlar. İçinizden her kim onları dost edinirse, o onlardandır. Allah, şüphesiz, zâlim kimseleri doğru yola iletmez." [5]
Allahu Teala ayetinde, kitap ehlini dost edinmeyi zemmetmiş, bunun imanı nefyeden bir konu olduğunu beyan etmiştir.
Bir ayetinde ise şöyle buyurmuştur:
"Münafıklara da haber ver ki, kendileri için çok acı bir azâb vardır. Mü'minleri bırakıp da kafirleri dost edinen (o münafık)ler. onların yanında kuvvet ve şeref mi arıyorlar? Oysa şan, şeref, güç ve kudret hepsi de Allah'ındır." [6]
Allah (celle celaluhu) bu ayetiyle münafıkların kafirleri veliler edindiğini zikretmiştir. Bir ayette de şöyle buyurmuştur:
"Şu münafıklık edenleri görmüyor musun? Kitap ehlinden inkâr eden yahudilere diyorlar ki: 'Eğer siz yurdunuzdan çıkarılacak olursanız, muhakkak biz de sizinle beraber çıkarız. Size karşı hiç kimseye itaat etmeyiz. Sizinle savaşırlarsa mutlaka size yardım ederiz.' Allah şâhidlik eder ki onlar muhakkak yalancıdırlar." [7]
Akrabalık bağlarını gözetmek ve bir ihtiyaç gibi belirli konularda müşriklerle dostluk etmek ise günah olup küfür değildir. Tıpkı Nebi (sallAllahu aleyhi ve sellem)'in bazı haberlerini müşriklere yazan Hatib bin Ebi Beltea'da bunun hasıl olduğu gibi. Aynı şekilde İfk kıssasında İbn Ubeyy'e yardımcı olan Sa'd bin Ubade'de de bunun hasıl olduğu gibi. [8]
Şayet kim mutlak olarak kafirleri veli (dost) edinirse kafir olur, eğer bunu izhar ederse. Şayet bunu gizleyecek olursa münafıktır. Konu hakkında Şeyhulİslam İbn Teymiyye (rahimehUllah) şöyle demiştir:
"Her kim kafirlerin ölülerini ve dirilerini sevgiyle yad ederse, onlara tazim gösterip onlara uyduğunu belirtirse onlardan olur. Tıpkı İbrahim (aleyhisselam)'ın düşmanlarına muvafakat eden Keldaniler ve diğer müşriklerde ve aynı zamanda yıldızlara tapan ve sihir yapan kimselerde olduğu gibi. Aynı zamanda Firavun'dan olup Musa (aleyhisselam)'a düşmanlık eden, onun bir şey olmadığını iddia eden, yapanın ve yaratanın Allah'ın değilde mahlukatın olduğunu söyleyen kavimlerdeki insanlarda olduğu gibi.
Şübhe yok ki bu taifeler -küfürleri zahiren görülse de- İslam'a girdiklerini söyleyen bu kimseler, hatta ilim, ibadet ve imamlıkta da meşhur olan kimseler de yine (kafirlerin) küfürlerinden ve onları tazim etmelerinden ve karar kılmış oldukları vs. konularla hükmolunmayı (helal) gördüklerinden dolayı (münafık) kapsamına girmişlerdir.
Allah Teala habis olanla temizin ve hakla batılın arasını ayırmayı sever ve böylece de bu sayılan sınıfların münafık olduklarını ya da kendilerinde nifakın bulunduğunu belirtmektedir, velev ki müslümanlardan da olsalar. Çünkü bir kişinin zahiren müslüman oluşu, içiyle münafık oluşunu engellemez." [9]
İşte bu da gösteriyor ki, nifak konusu çeşitlidir. Dolayısıyla kişinin kafirleri veli edinişi ile ilgili nifaka girme derecesinin durumu, kafirleri veli edinme derecesine göre olmaktadır.
Konu hakkında İbn Teymiyye'nin sözünün özü şöyledir:
1.Her yönüyle kafirlere benzemek küfürdür. Ancak bazı işlerde kafirlere benzemek mesela giyimde, kuşamda vs. ise bu da haramdır.
2.Kim kafirleri tekfir etmezse ve Allahu Teala'nın İslam'ın dışında başka bir dini kabul etmeyeceğine de inanmazsa kafir olur.
3.Kim kafirleri mutlak olarak dost edinirse ve onlara mutlak olarak velayet hakkını verirse kafir olur. [10]

[1] Bknz.: Es-Sihah, 6/2528
[2] Bknz.: Teysir'ul-Aziz'il-Hamid, 422.
[3] Mümtehine Suresi, 1. Ayet
[4] Tevbe Suresi, 23. ayet
[5] Maide Suresi, 51. ayet
[6] Nisa Suresi, 138.-139. Ayet
[7] Haşr Suresi, 11. ayet
[8] Bknz. Mecmu'ul-Fetava, 7/522.-523.
[9] Bknz. Mecmu'ul-Fetava, 28/201.-202.
[10]"Tekfir Meselesinde İbn Teymiyye'nin Menheci", AbdulMecid bin Salim bin Abdİllah el-Meşabi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder